Kürtçü Açılım Süreci ve Türkiye'nin Geleceği Üzerine Tartışmalar

Kürtçü Açılım Süreci ve Türkiye'nin Geleceği Üzerine Tartışmalar
Yeni Kürtçü açılım süreci henüz bir yere evrildiği yok. İktidarın halkımıza vereceği mutlu haberi bekliyoruz. PKK'nın silah bırakma durumu, Türkiye'deki siyasi dinamikleri etkileyen önemli bir konu haline geldi. Ancak, bu süreçte farklı açıklamalar ve belirsizlikler dikkat çekiyor. DEM’liler ve MHP lideri Bahçeli'nin açıklamaları, sürecin karmaşık yapısını gözler önüne seriyor.
Farklı Açıklamalar ve Belirsizlikler
PKK'nın silah bırakma durumu, yalnızca PKK’lılar mı yoksa PYD-YPG de buna dahil mi sorusuyla belirsizlik taşıyor. Suriye’deki Mazlum Abdi, “Mesajı aldık” dedikten sonra silah bırakma konusunun kendilerini kapsamadığını ifade etti. Bu durum, PKK’nın silah bırakacağı ve bunun karşılığında “Demokratik haklar” kazanacağı yönündeki beklentileri sorgulatıyor.
MHP lideri Bahçeli, bu belirsizliklere itiraz etti. Bahçeli, YPG’nin çağrının dışında tutulmasının, “kurucu önderliğin doğasıyla çelişki” oluşturduğunu belirtti. Bu ifadeler, Bahçeli’nin kullandığı kavramların önemini artırıyor. “Kurucu önderlik” ifadesi, PKK kurucusunun kendi ağzından çıkan bir terim olarak dikkat çekiyor.
Türkiye'nin Siyasi Dinamikleri
Türkiye’nin siyasi aklı, geçmişteki toprak paylaşımlarını tecrübe etmiş bir devlet gibi davranmıyor. İktidardakilerin topluma sunduğu basit mantık, terörist Apo’nun köy ağası gibi farz edilmesi üzerine kurulu. Bu mantıkla, PKK’lıların silahlarını teslim edeceği ve sonunda barışın geleceği anlatılıyor. Ancak, gerçekler çok daha karmaşık.
PKK, yalnızca bir örgüt değil, aynı zamanda kurumsallaşmış bir yapıdır. Avrupa, Rusya ve Amerika’da örgütsel yapılar kurmuş, belirli bir mali yapıya sahip bir sistem mevcuttur. Bu durumu görmezden gelerek sorun çözmeye çalışmak, Türkiye’nin geleceği açısından tehlikeli bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor.
Emperyalizmin Etkileri ve Gelecek
Günümüzde, emperyalizmin amaçlarından vazgeçmediği görülüyor. Türkiye’deki siyasi akıl, Atatürkçü bir perspektiften uzak. Anayasa’da Türk kimliğinin tartışılması gerektiği gibi öneriler, tarihi anlamaktan uzak bir cehaleti yansıtıyor. Osmanlı’daki millet sistemi, dini kimlikler üzerinden şekillenmişti ve bu durum, günümüzdeki tartışmalarla örtüşmüyor.
Osmanlı tarihinin sonunda var sanılan İslam Milleti, Türk Milleti’nin kanını dökmüştür. Kurtuluş mücadelesi, milliyetçilikle mümkün olmuştur. TBMM’nin kurulması ve Cumhuriyet’in ilanı, milliyetçi bir anlayışla gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, milletçe bağlı olduğumuz tek önderlik, milliyetçilik anlayışıdır.